- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Fıtır sadakası, kişinin bakmakla yükümlü olmadığı yoksul müslümanlara verilir. Fıtır sadakası ve oruç fidyesini vermek durumunda olan kimsenin bunlardan direkt ya da dolaylı olarak yararlanmaması esastır. Zekât için de aynı kaide geçerlidir. Bu sebeple bir kimse zekâtını, fıtır sadakasını ve fidyesini kendi usûl ve fürûuna veremez. (Usûl, bir kimsenin anası, babası, dede ve nineleri; fürûu ise; evlatları, torunları ve onların çocuklarıdır.) Ek olarak eşler de birbirlerine zekât, fitre ve fidye veremez.
FITIK SADAKASI NE ZAMAN VERİLİR?
Halk içinde fitre diye malum fıtır sadakası (sadaka-i fıtır); insan olarak yaratılmanın ve Ramazan orucunu tutup bayrama ulaşmanın bir şükrü olarak; dinen varlıklı olup Ramazan ayının sonuna yetişen müslümanın, belirli kimselere vermesi vacip olan bir sadakadır (Nevevî, el-Mecmû’, VI, 103-105). Vacip oluşu, sünnetle sabittir (Buhârî, Zekât, 70-78; Müslim, Zekât, 12-16; Ebû Dâvûd, Zekât, 18; İbn Mâce, Zekât, 21).
Şahıs, kendisinin ve minik evlatlarının fitrelerini vermekle yükümlüdür. Hz. Peygamber, köle-hür, büyük-küçük, kadın-erkek her müslümana fitrenin icap ettiğini ifade etmiştir (Ebû Dâvûd, Zekât, 20).
Fıtır sadakasının vacip olma zamanı Ramazan bayramının birinci günü olmakla beraber, bayramdan ilkin de verilebilir. Hatta bu daha faziletlidir. Bununla beraber, bayram günü yada sonrasında da verilebilir. Sadece, bayram namazından ilkin verilmesi müstehap kabul edilmiştir.
Şâfiî mezhebinde ise; fitreyi, meşru bir mazeret bulunmadıkça bayramın birinci gününün gün batımından sonraya bırakmak haramdır. Fitreyi Ramazan’ın ilk günlerinde vermek de caizdir (Nevevî, el-Mecmû’, VI, 128).
Fitrenin hedefi, bir fakirin içinde yaşamış olduğu toplumun yaşam standardına bakılırsa bir günlük yiyeceğinin karşılanması, böylece bayram sevincine iştirak etmesine katkıda bulunmaktır.
Günümüzde fıtır sadakası miktarının belirlenmesinde, kişinin bir günlük (iki öğün) düzgüsel besin ihtiyacını karşılayacak miktarın ölçü alınması daha uygundur. Şahıs dinen varlıklı sayılanlara, usûlüne (anne, baba, dedeler ve nineler), fürûuna (çocuk ve torunlar) ve eşine fıtır sadakası veremez. Fitreler bir fakire verilebileceği benzer biçimde, birkaç fakire de dağıtılabilir. (Merğînânî, el-Hidâye, II, 224). Sadece bir kişiye verilen miktar bir fitreden azca olmamalıdır.
KİMLER FITIR SADAKASI VERMEKLE YÜKÜMLÜDÜR?
Ramazan bayramına kavuşan, temel ihtiyaçlarının ve bir senelik borçlarının haricinde nisap miktarı (80.18 gr. altın yada bu değerde) mala haiz olan Müslümanlar kendileri ve velayetleri altındaki kişiler için fıtır sadakası vermekle yükümlüdürler (Kâsânî, Bedâî’, 2/70, 72). Sadece fıtır sadakası ile yükümlü olmak için bulunması ihtiyaç duyulan nisap miktarı malın, “artıcı” özellikte olması ve üstünden “bir kameri yıl” geçmiş olması gerekmez.
Şahıs kendisinin ve erişkinlik çağına ulaşmamış evlatlarının fitresini vermekle yükümlüdür (Kâsânî, Bedâî’, 2/70). Buna karşılık kişinin ana-babası, büyük evlatları, karısı, kardeşleri ve öteki yakınları için fitre ödeme zorunluluğu yoktur (Kâsânî, Bedâî’, 2/70, 72). Fakat vekâletleri olmadığı hâlde bu kişiler için ödeme yapsa geçerli olur.
Şâfiî mezhebine bakılırsa ise fıtır sadakası vermek “farz”dır ve bununla yükümlü olmak için nisap miktarı mala haiz olmak koşul değildir (Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, 1/594). Buna bakılırsa temel ihtiyaçlarının yanı sıra bayram günü ve gecesine kafi gelecek kadar azığa haiz zengin-fakir her Müslüman fitre ile yükümlüdür (Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, 1/594). Ek olarak zengin kimsenin Müslüman olan eşi, evlatları, ana-babası ve öteki yakınları için de sadaka-i fıtır vermesi gerekir (Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, 1/595; İbn Rüşd, Bidâye, 1/279-280).